Etnik Bölücülükte Yeni Vitrin: Kafkas Dernekleri

Publié le par ATSIZCILAR

Aynı topraklar üzerinde yaşadığımız, aynı ekmeği bölüştüğümüz nice başkaları başka olduklarının farkındada, biz bir türlü göremedik, görsekte söyleyemedik, söylemeyi de kendimize yakıştıramadık. Kimiyle kız alıp kız verdik dedik, kimiyle aynı inancı taşıyoruz dedik, kimiyle aynı dili konuşuyoruz dedik, kimiyle bin yıldır aynı topraklarda yaşıyoruz dedik, dedik.. Bir türlü göremedik içimizdeki aynı renkteki başkalarını.. Ve hep en zor anımızda, en dara düştüğümüzde bulunduğumuz ortamla ve bizlerle aynı renkteki yılanlar tarafından zehirlendik.


Türk milletinin insani hasletleri, erdemleri vardır; yardımseverliği, misafirperverliği, dara düşeni dardan çıkarma, yola düşeni yoldan kaldırma, aman dileyenden sakınma ve vicdan sahibi olma gibi. İspanya'da Sefarat yahudilerini klise diktatöryasından, Kafkasyada çerkezleri Rus zorbalığından, Irak'ta kürtleri Saddam kıyımından, Boşnak ve Arnavutları Sırp zulmünden kurtardık.


İspanya' dan kovulan Sefarat yahudileri ile birlikte hüküm sürdüğümüz topraklara yerleşmelerini izin verdiğimiz arapların birinci dünya savaşında, aynı dine mensup olduğumuzu önemsemeden, bin yıldır atasının adını göklerde sancak yaptığımız mekke şerifi hüseyin önderliğindeki ihaneti, on milyon anadolu Türk'ünün yaşadığı o dönemde üç milyon Türk askerinin canına maloldu.


Yıllar yılı devlet ve millet olarak Filistin'li arapları savunduk, destekledik. Filistinli arapların karşılığıysa başta pkk olmak üzere Türkiye'de bölücü faaliyetleri olan yasadışı hemen bütün örgütlere militan yetiştirmek oldu.


Suriyeli arapların bölücübaşı bebek katiline göğsünü gere gere sahip çıkmasının üzerinden henüz bir kaç yıl geçti ve hafızalarımızda tazeliğini korumaktadır.


Moskof eziyetine karşı Çeçenlere hem maddi hem de manevi destek olduk. Çeçenler Türk'ün dostluğunun karşılığını Mohaçkale'de Kumuk Türklerini kılıçtan geçirerek verdi.


Körfez savaşı sonrası Saddam zulmünden kaçan Kürtleri topraklarımıza kabul ettik, topraklarımıza kabul ettiğimiz vatanımızı paylaştığımız aynı kürtler pkk'ya katılarak toprağımıza, vatanımıza göz dikti.


Özetle; ''iyilikten maraz doğuyormuş..'' hala öğrenemedik.


Konumuza dönersek, Türkçü düşünce sisteminin tavrı; tarihi hadiselerin sonuçlarının gözlemlenmesi: gelişmiş, gelişen ve gelişecek olayların temelinde bin yıllardır var olan olguların ışığında şekillenmiştir.


Çerkez Ethem ve Anzavur'un Türk'ün ateşle imtihan edildiği zor günlerde düşman Yunanlılardan aldıkları destekle Balıkesir ve havalisinde Çerkez devleti kurmak istemeleri de acaba Çerkezlerin milli namusunu Moskofun kem gözlerinden, kirli postallarından sakındığımızdan olmuş olabilir mi?


Kürt dilinin serbest kalmasına: ''dilimizi tanıttık, sıra topraklarımızın tanınmasında'' yorumunu getiren Kürt belediye başkanının tehlikeli işler yaptığını düşünürken, ''Baba beni Adigece öğrenmeye gönder'' kampanyası düzenleyen Kafder ( Kafkas Derneği ) daha mı az tehlikelidir?

adigece, çerkezce


Kafder'in bağlı bulunduğu uluslar arası bir kuruluş olan ( DÇB ) Dünya Çerkez Birliği tüzüğüne bir göz atalım:



DÜNYA ÇERKES BİRLİĞİ (DÇB) TÜZÜĞÜ

"Uluslararası Çerkes Derneği" Sivil Dernekler Birliğinin TÜZÜĞÜ Nalçık-2000


II. UÇD'NIN AMACI VE GÖREVLERİ

2.1. UÇD'nin amaçları şunlardır:

* Çerkes halkının kültürel ve manevi mirasının yeniden doğuşu ve gelişmesini, ulusal varlığının korunması ve Çerkeslerin gerçek tarihinin yeniden aydınlatılmasını desteklemek için, UÇD üyesi sivil toplum kurumlarının çabalarını desteklemek ve faaliyetlerinin eşgüdümünü sağlamak;

* Çerkes halkının önünde var olan ekonomik, sosyal, kültürel ve manevi sorunların çözülmesine destek vermek;

* Anavatandaki Çerkeslerin birleşmesine uygun koşulların yaratılmasına ve diasporadaki Çerkeslerin tarihsel Anavatan ile bağlarının geliştirilmesine destek vermek;

* UÇD üyelerinin; ekonomik, sosyal ve diğer hukuki haklarının savunulmasına yardımcı olmak ve üyelerini mahkemelerde temsil etmek;



Bağımsızlığını yeni ilan eden Abhazya Cumhuriyeti için ülkemiz Çerkez ve Abhazlarının nasıl bir bağımsızlık kutlaması tertiplediği hala zihnimizdedir. Ve ülkemizde faaliyet gösteren bu derneklerin yayın kanallarında, bastırdıkları kitap, dergi ve bröşür gibi mecmualarda Abhaz bayrağına raslamaktayız. Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı için ''yabancı'' olması gereken bir devlete olan bu bağlılık ve sempati yazımın başında da belirttiğim gibi kendimizden bildiğimiz başkalarının başka olduklarının bilincinde olduklarının en açık delili değil midir?


Bilinen bir gerçek vardır ki; bürokrat devlet geleneğimizde, Çerkezlerin devletin ciddi makamlarında yıllar yıllı kadrolaşmış olduğudur. Şimdi bir düşünün; Türkiye'nin bölgedeki çıkarlarını korumakla yükümlü Çerkez kökenli bir dış işleri yetkilisi, Kafkasya'da Türkiye'nin çıkarları, ''Dünya Çerkezler Birliği'' üyesi Abhazya ile çeliştiğinde veya çatıştığında UÇD ( Uluslar Arası Çerkez Dernekleri ) üyelerinin sosyal hukuki ve diğer haklarını savunmayı amaç edinmiş aynı Çerkez Türkiye'nin çıkarlarını bu uluslar arası arenada ne derece kollayabilir ve ne derece soydaşları olan Abhazların çıkarları aleyhinde faaliyet gösterebilir? Aklını ve uzuvlarını bir yabancı fikir sistemine adamamış her Türk soylu bu durumda Çerkez kökenli yetkilinin Türk milletine karşı olan tutumunun atası Anzavurdan, Ethemden farklı olmayacağını öngörebilir.


Nasıl ki Yunanlar Megalo İdea ile Türk düşmanlığını sürdürüyorsa, Çerkezlerde Büyük Adige hayalleri ile yanıp tutuşuyor. Büyük Adiğe için ant vermiş bir Çerkezin bu yolda Türk'e düşmanlık etmesi gerektiğinde hiç çekinmeden edeceği de aşikardır.


Yıllar yılı söyleyediğimiz Türkiye'yi Türk soyundan gelenler yönetmelidir düşüncemizin kaynağını salt ırkçılık olarak değerlendirenlerin, konuya Türkiye'nin milli güvenliği ve milli çıkarları açısından bakamayan zavallılar olduğunu umarım Türk milleti yakın zamanda kavrayacaktır. Kavradığında ise umarım iş işten geçmiş olmaz.


Tanrı Türk'ü korusun.

 

ATSIZCILAR

Pour être informé des derniers articles, inscrivez vous :
Commenter cet article