Atsız ve Atatürk

Publié le par ATSIZCILAR



Nihâl Atsız'ın Başbuğ Atatürk Hakkındaki Düşünceleri ve Kızılca Soysuzlara Kapaklar..
 
Öncelikle, bu sözü kapak yapalım da, Şaman Atsız'ın neden dinden bahsettiği cahil cühela ve soysuz takımı tarafından idrak edilebilsin.
 
  • "Komünizme karşı ya milliyetçilikle, yahut dinle durulabilirdi. Bunların ikisini birden kullanmak şüphesiz daha akıllıca olurdu." Nihâl Atsız. (TÜRKÇÜLÜĞE KARŞI HAÇLI SEFERİ)
Kızılca soysuzlar, şimdi, Atsız Ata'nın Atatürk'le ilgili düşüncelerini okuyup öğrenin de sığ beyinlerinizle ve yüzeysel bilgilerinizle zırvalamaya ve havlamaya devam edersiniz..
  • "Mustafa Kemal Paşa iyi bir kumandan, ondan daha üstün olarak da dâhi bir siyaset adamıdır. Dağınık ve işgal altındaki Türkiye’yi birleşik olarak kurtarmak için başvurmadığı tertip, girmediği kalıp kalmamıştır. Usta bir satranççı yahut damacı nasıl on hamle, on beş hamle, hattâ yirmi hamle ilerisini görerek ve düşünerek ona göre taş sürerse, Mustafa Kemal Paşa da Yunanlıların ne kadar asker çıkarılabileceğini, İngiltere'nin onları nereye kadar destekleyeceğini, Fransa ile İtalya'nın ne zaman İngiliz menfaati aleyhine gizlice çalışacağını isabetle tahmin ediyor, Türkiye'nin depolarında kaç askeri silâhlandıracak kadar tüfek ve cephane bulunduğunu biliyor, yeni çıkan komünizmden de İngiltere aleyhine ne şekilde faydalanacağını hesaplıyordu. Komünizm, ilk çıktığı sıralarda insanlar için meçhul bir fikirdi, bütün milletlere hürriyet vaat etmesi dolayısıyla çok taraftar toplayacağı belliydi. İlk bakıştan görünüşü çekici idi. Fakat Mustafa Kemal Paşa, hakkında bir şey bilmediği, belki adını bile ilk defa işittiği komünizme uluorta kapılacak bir insan değildi. Ankara'da ki Rus elçiliği mensuplarının komünizm propagandası yaparak taraftar kazanmaları da gözünden kaçmıyordu. Bu sebeple kendisi bir Komünist partisi kurarak başına kendi adamlarını geçirmeğe ve bütün komünistleri bir araya toplayarak sıkı kontrol altında bulundurmağa karar verdi. Karar başarı ile tatbik edildi ve Moskova'dan gelen şiddetli propaganda önlendikten sonra da parti lağvolundu. Mustafa Kemal Paşa maksadını herkesten o kadar gizliyordu ki başlangıçta en yakın arkadaşlarından birisi olan Refet Paşa’ya bile bunun bir danışıklı dövüş olduğunu söylememiş, hattâ komünizme samimî taraftar olduğunu göstermek için bir gün Vekiller Heyetine: "Yarın komünizm ilân edeceğiz" diye bir de sürpriz yapmıştı. Bu sürpriz, ilk şaşkınlıktan sonra Refet Paşa ile doktor Rıza Nur Beyin şiddetli muhalefetleri yüzünden boşa çıkmıştı.
  • "Hiç şüphesiz, Mustafa Kemal Paşa'nın maksadı gerçekten komünizm ilânı değildi.Bu bir numara idi. Bolşevik casuslarının, kendisi tarafından böyle bir teklif yapıldığını, fakat vekillerin karşı koymaları yüzünden teklifin başarısızlığa uğradığını öğreneceklerini biliyordu. Bolşeviklerin güvenini kazanarak onlardan yardım koparmak, bir de Mustafa Kemal varken ayrıca Türkiye üzerinde uğraşmanın lüzumsuzluğunu telkin için böyle yapıyordu.
  • Mustafa Kemal Paşa, siyasî dehası ile Rusları kündeden attı. Fakat komünist partisinin faaliyet gösterdiği kısa süre içinde komünistler de Türkiye'de bazı subaşlarına yerleşebildiler. " (TÜRKÇÜLÜĞE KARŞI HAÇLI SEFERİ)
  • "Ey Türk genci, erkeksen bir “Kül Tegin” kızsan bir “Umay” olmaya çalış . Ve “GAZİ"nin Memleketi idare edenler gaflet ve hıyanet içinde olsalar bile yine vazifen Türklüğü kurtarmaktır" diyen büyük vasiyetini unutma!" (ATSIZ MECMUA 17-76,77)
     
  • "Arkadaşlarımın içlerinden gelen hız kuvvetleniyordu. Tolunay'ın şu parçasını sanki karşılarındaki Gazi'ye hitap edermiş gibi söylüyorlardı:
Asırlar bize yaştır,
Kemal ülküye baştır,
Bize yol göster Kemal,
Anayurda ulaştır." (ÇANAKKALE’YE YÜRÜYÜŞ)"
 
  • "Türk tarihi son asırlarda öksüz ve mütehassir kaldığı bir Türk Dahisine kavuştu ve onu ölmez bir "şaheser" olarak sinesine aldı. Türkün Tunç iradesini tem eden bir deha doğdu. Garbın ilim metotları Türk kafasına girerse ne harikalar doğacağını bütün dünya Öğrendi. Fakat artık irademizin kudretinden emin olarak kendi içimize ve işimize bakmaya mecburuz." (ATSIZ, ATSIZ MECMUA SAYI 1 SAYFA 1)
  • "Netekim Gazi, menfalarda kuvvetlenmiş ve nihayet Mağlup bir ordunun içinden çıkmış bir muzaffer kumandan ve bir çelik iradedir." Ziya Gökâlp hakkında (NAMIK KEMAL TAKMA ADIYLA, ATSIZ MECMUA SAYI: 12, SAYFA: 19, KADRO VE ZİYA GÖKALP ADLI MAKALESİNDE)
  • Efendiler, bu topunuzun bile bir manga dolduramayacağı kuvvetle milli hakimiyet sütunlarını siper ederek çaptan düşmüş Rus tüfekleri ile ateş etmekten vazgeçiniz. Bu kara ve ıstıraplı günlerde Gazinin ve onun kurduğu rejimin etrafında bir kafa ve bir kalp gibi toplanan bu millete ayrılık kundakları sokmayınız. Bizi kendinizden soğutmayınız.Türk istiklâl harbini de sadece iktisadi sebeplerle izaha kalkmayınız. Ayvalıkta ilk ateşi açan kaymakam Ali'yi, Samsun'a bir idealle ayak basan Gaziyi, Aydından Yunanı kaçıran Yürük Ali'yi iktisadî sebeplerin birer gölge hâdisesi mevkiine düşürmeyiniz." (Atsız Mecmua'da M. Emin takma adıyla sayı, 9 sayfa 9 "Onlar" adlı makalesinde yazdıkları.)
  • "Başta Sultan olmak üzere bu masum ve yorgun millet için en hatıra gelmez hainlikler hazırladılar. İstanbul, Adana, Edirne ve İzmir gibi Türkün en can alıcı mafsalları tüyler ürpertecek birer vahşetle alındı. Evvela Erzurum da, sonra Sivas ta Mustafa Kemal Paşa etrafında toplanan "Türk" savaş tarihlerinin göstermediği bir yararlıkla vurulan zincirleri kırdı; kendi varlığını dünyaya tanıttı. Sultanı ve adamlarını kovarak memlekette cumhuriyet ilan etti. Çok az bir zamanda içtimai ve siyasi yenilikler yaparak mazinin köhne ve sakat müesseselerini yıktı. Fakat: İnkılâp tamam değildir. İnkılâbın en mühim eksikliği yeni binaya yaraşan; müşterek düşünür, müşterek amel ve aksülamellere malik bir gençlik yokluğudur. Yeni binanın adı "Cumhuriyettir". Temelinde kan ve iman vardır. Biz bu binanın yıkılmayacağına inanmışız. Bizim gözümüzün önünde yapılan bu binanın bazı ustalarında beceriksizlik, kayıtsızlık, yorgunluk vardır. Genç kuvvetlerin yardı. "(BİZE BİR ‘‘GENÇLİK’’ LAZIMDIR adlı makalesinden)
  • "Ata söylüyor, biz de onunla beraber haykırıyoruz. Yeni bir Samsuna ayak bastık. Yeni bir Sakarya’dan geçerek yeni bir Dumlupınar’a ve oradan da yeni bir Lozan’a gidiyoruz. Gazinin kumandasında olarak çarpışacak olan bu ordunun muvaffakiyeti, Türk tarihinin son asırlarda cihana örnek yaptığı ikinci şaheser olacaktır.Sakarya, Dumlupınar yolu ile iktisadi kurtuluşa gidiyoruz. Sakarya, Dumlupınar ve Lozan'a gidiyoruz." (Makaleler III - Milli İktisat)
  • "...Yeni tarihimize gelince, bunun yalniz Kurtulus Savasi devresini alarak hangi milli kahramanlari yetistirdigini düsünürsek verecegimiz hüküm hiç tereddütsüz su olacaktir. Kurtulus Savasi’nin iki milli kahramani, en karanlik günlerde bile bu isin basarilacagina inanan Kazim Karabekir ve Mustafa Kemal Pasa’lardir. Biri iyi silahli Ermeni ordusunu onun yarisi kadar bir kuvvetle bozguna ugratarak, öteki bir destan savasi olan Sakarya’yi ve imha savasinin en güzel örnegi Dumlupinar’i kazanarak bu payeyi almislardir. Bu savaslarin Türk ve cihan hayatindaki tesirleri hala devam etmektedir..." ("Kim Millî Kahramandir?)
  • "Bilelim ki, milli benliğini bilmeyen milletler, başka milletlerin şikârıdır." Gazi (Milli Kimlik 1 adlı makalenin baş cümlesi)
  • Atatürk Turanci degil miydi? Japon elçisine “Bir gün Çin seddinde bulusacagiz” dememis miydi? Onun baskanligi zamaninda liselerde okutulan tarih kitaplari Turancilik görüsünden baska hangi düsünceyle yazilmis olabilir? Ikide bir yüzümüze çarpilan büyük günahlarimizdan biri de Turanciliktir. Turanciyiz, ne olacak? Tarihî vatanimiz olan bütün tutsak ülkeleri elbette kurtaracagiz. Görevimiz bu degil mi? Böyle büyük bir ülküye baglanmayip da hayvanî bir rehavetle zevk içinde mi yasayacagiz? Cahil yazar stiyorsa öyle yapsin. Biz iki Türkistan'i da, Azerbaycanlari da, Kafkasya'yi da, IdilUral boylarini da, Kirim'i da kurtarmak için suurumuz isledikçe, ayakta durabilecek gücümüz kaldikça çalisacagiz. O kadar da degil... Bati Trakya'yi Kibris'i ve Adalari da alacagiz... Kerkük ve BayirBucak da bizim olacak. Yasarken bunlari göremiyecegimizi biliyor, bunun için yüksünmüyoruz. Ektigimiz tohumlar yeserecek ve bizden sonrakiler önüne geçilmez bir sel hâlinde kutlu topraklara ayyildizli bayragi dikecektir. Bunu istememek, bunu çelmelemek için Türk'ten baska bir sey olmak lâzim. (Ötüken 25 Haziran 1966)
  • Malatya'nın bir köyünde, Şaban adlı bir öğretmen hem Atatürk büstünü kırdı, hem de Türk bayrağını yırttı. Bu öğretmen akıl hastası değilse, yaptığı işin üzerinde iyice durulmalıdır. Çünkü bir insan siyasi ve dini inançları veya dar görüşlü taassubu yüzünden Atatürk'e düşman olsa bile Türk bayrağına hakaret etmenin hiçbir tevili veya hafifletici sebebi olamaz. Bundan dolayıdır ki, Şaban adındaki bu öğretmenin kanını ve soyunu araştırmakta, siyasi inançlarını incelemekte fayda vardır. (Kürtler ve Komünistler)
  • Günümüzde milleti bahtiyar edecek bir siyaset tutumundan çok, tehlikelerden kaçınıp yalnız için de bulunulan günü düşünmek prensibi almış yürümüştür. Atatürk'ün çok hesaplı ve gerektiğinde çok atılgan siyasetine karşılık İsmet İnönü sadece hesaplı, hesabında da kendisini yanlışlara götürecek kadar ihtiyatlı siyaseti ile devleti yürütmeye çalışmıştır. (Milli Siyaset)
  • Atatürk'ün büyük kumandan olduğunda kimsenin şüphesi yoktur. Ama Birinci Cihan Savaşı'nın sonunda Suriye'de yenildi.
  • Gazi Osman Paşa da büyük kumandandır. O da yenildi. Hem de tutsak düştü. Bunlarla Atatürk'ün ve Gazi Osman Paşa'nın büyük kumandan olmak vasfı gider mi? Gitmediğine en büyük senet, Moskof Çarı'nın Gazi Osman Paşa'ya kılıçla gezmek müsaadesini vermesi, İngilizlerin de Çanakkale Savaşı hakkındaki resmi tarihlerinin başında Atatürk'e yaptıkları ithaftır. (Milli Değerler ve Milli Ruh)
  • Uzun süre devleti idare etmiş olan Halk Partisi'nde 1938'den sonra bir İnönü'yü yüceltme çağı başlamış, evvelce Atatürk için kullanılan "Millî Şef” deyimi ona mal edilmiş, pullardan ve paralardan Atatürk'ten üstün olduğu havası yaratılmak istenmiştir. Halbuki bu çok yanlış bir davranıştı. Çünkü Atatürk, Rusya'da ortaya çıktığı zaman, hakkında kimsenin ve tabiî kendisinin de bir şey bilmediği komünizmi ve onun Türkiye için tehlikesini anlamış, tedbirlerini almış olduğu halde İnönü komünizmin nasıl bir belâ olduğunu bir türlü idrak edememiş. (3 Mayıs 1944)
  • Samimi olmadıkları her tür davranışlarından bellidir (Komünistlerin). Tarihi tahrif ederler. İstatistik uydururlar. Komünizm'in her yerde ezilmesini tavsiye eden Atatürk'ü solcu gösterecek kadar yüzsüzleşirler. "Turancılık" ülküsü Rusya'yı istihdaf ediyor diye cephe alırlar. Bütün dünyanın birleşeceğini kabul ederler de bütün Türklerin birleşmesine hayal diye bakarlar. Hâlâ Moskof ordularının işgali altındaki Doğu Almanya, Polonya gibi anti sosyalist imparatorlukların o son merhaledeki kalkınmayı nasıl sağladıklarını açıklayamazlar. Hele yüz binlerce insanın ölümü göze alarak sosyalist cennetinden niçin kaçtığı sorusuna cevap veremezler. (ÖTÜKEN, 10 Haziran 1965, Sayı: 19)
    Bu topluma yıllardır iyi, insanca, erdemli ve Türkçü olarak ne verildi? Hiç!.. Ama rezalet, rezalet, kepazelik adına ne varsa, ne kadar yalan akla gelirse bilim, sanat, ilerilik diye hepsi sunuldu. Kıyıcılığa hak denildi. Milletin çoğunluğuna "kuyruk" adı takılarak aşağılandı. Bir zümrenin ahlâksızca ihbarıyla dört yüz bin kişinin tutuklandığı zamanlar oldu. "Türkiye halkları" diye bağırıp soygunculuk yapan geri zekâlı bir anarşiste "İkinci Atatürk" diyen haysiyetsiz insanlar görüldü. Atatürkçülükten başka hiçbir prensip tanımadıklarım söyleyenler, Atatürk'ün adını unutturmak için elinden geleni yapan, para ve pullardan, resmî dairelerden resimlerini kaldırtan, mezarını yaptırtmayan İnönü'yü millî kahraman ilân ederek Anıtkabir'e gömdürdü. Millî düşmana kardeş diyen alçaklar çıktı. (Türk Budun, Ökün!)
  • Atatürk'ten sonra Türkiye'de huzur diye bir şey kalmadı. (Açık Yürekli Olmak)
  • Atatürk'ten büyük olamamak, yıllardır onun içini kemiren dertti. (Z Vitamini İnönü Kastediliyor)
  • "Yaşasın Millî Şef demesi makbul ol-ması için yetiyordu. Bulgaristan’a kaçarken öldürülen Sabahattin Ali, Atatürk ve İnönü'ye söven bir manzumesi dolayısıyla hapse mahkûm olduğu halde sonradan kendisine devlet kadrosunda iş verilmişti. Çünkü o, "Varlık" dergisinde, ulu Gazi’ye gönül verdiğinden bahseden bir tekerleme yazmış, zamanın Maarif Vekili Hikmet Bayur’ da bunu bir sadakat ispatı sayarak bir vatan hainine öğretmenlik gibi bir vazife vermekten çekinmemişti. (Türklüğe Karşı Haçlı Seferi ve Çektiklerimiz 15'inci Bölüm: Türkler ve Devşirmeler )
  • Teşhis edemeyen bu doktorlar arasında, son ölümcül hastalığı sırasında Atatürk'ü tedavi edenlerden Abrevaya da vardı. Acaba Atatürk de doktorların hazakati dolayısıyla mi 57 yaşında ölmüştü? Doğrusunu isterseniz doktorluk bir sanattan başka bir şey değildir. Sanat olduğu için de bazı malzemeler, yani insanlar, bu sanatkârların zevkine kurban gitmektedir. (Türklüğe Karşı Haçlı Seferi ve Çektiklerimiz)
  • Atatürk'le İnönü’nün neden bozuştuklarının hikâyesini anlatmanın zamanı henüz gelmemiştir. Yalnız şu kadarı söylenebilir ki çatışma birçok kimsenin huzurunda olmuş ve İsmet Paşa Başbakanlıktan atılmıştır.
    Atatürk'ün son zamanlarında Halk Partisi, yani Millet Meclisi Atatürkçü ve İnönücü olarak ikiye ayrılmıştı ve İnönü, sanıldığından daha kuvvetliydi.
    Atatürk tarafları, Atatürk'ten sonra İsmet İnönü’nün başa geçmesini hiç istemiyorlar,bundan çekiniyorlar, İnönü’nün intikam almasından korkuyorlardı. (Türklüğe Karşı Haçlı Seferi ve Çektiklerimiz - 8'inci Bölüm: İSMET İNÖNÜ'YÜ TANIYORUM)
  • İsmet İnönü için hayatta gaye bir ülkü değil, sadece "İktidar" olmuş, iktidar için, Atatürk tarafından millî gayelerle kurulan Halk Partisini kalıptan kalıba sokarak bugünkü duruma getirmiştir. Bu sözlerimizin sırf kendi düşüncemiz olmadığının delili en sadık Halk Partililerden birçoğunun, Partinin sola kaydırıldığını görerek "izzet ü ikbâl" ile Partiden çekilmeleridir. (İşin Başı)
  • Devlet Başkanı olduğu zaman Meclis'te söylediği ilk nutku, o zaman öğretmeni bulunduğum bir özel lisenin salonunda radyodan dinlemiştim. Celâdetli ve millî ruhu okşayıcı bir nutuktu. Fakat Atatürk'ün adı dahi geçmiyordu. Tabiî, bunun saklanamamış bir hıncın sonucu olduğunu o zaman bilmiyordum. Fakat birkaç gün sonraki nutuk, havayı değiştirdi. Atatürk göklere çıkarılıyor, İsmet İnönü ona: "Eşsiz Kahraman Atatürk! Vatan sana minnettardır" diye hitap ediyordu. Hemen o günlerde yayılan bir söylentiye göre bu sözler Meclis ve Ordudaki Atatürkçülerin öfkesini gidermek için söylenmişti. (Milli Şefin Bergüzarı)
Bu kapaklar yetmedi mi? Öyleyse, devam edelim...
  • "Baskumandan Mustafa Kemal'i tebcil ederim (ulularim). Fakat Cumhurreisi Atatürk'ü begenmiyor ve sevmiyorum." (Mert, dürüst ve dalkavuk olmayan asil bir Türk gibi düşüncelerini ifade etmiş)
  • "Atatürk Mustafa Kemal Pasa gençliginde tekkelere devam etmis, zikretmis, fakat oradaki ahlaksizligi görerek sogumustu. Kendisi, zannederim, Allah’a inaniyordu. Fakat etrafinda, kendisine Hiristiyanliga girmemizi telkin eden bir zümre vardi."
  • "Atatürk Dünyâ’daki gelmiş geçmiş en mükemmel erkâni harblerden biridir."
  • "Atatürk’ün bâzı yanlışları, hatâları olsa bile, devletimize yeniden ‘Türk’ adını vermesi, onun bütün yanlış ve hatâlarının affedilmesi için yeterlidir.
  • "Türkiye, Atatürk’ün ölümünden beri pasif bir devlet siyaseti gütmektedir. Atatürk’ün zemin ve zaman icabi olarak, sirf o devir için söyledigi “ yurtta sulh, cihanda sulh” sözlerini, edebi düsturmus gibi benimsemis görünerek siyasetini bu esas üzerinde yogunlastirmistir.Baris ugruna kimseyi gücendirmemek zihniyeti hakim olmus ve bu zihniyet, siyasi sinirlar disindaki Türkler’in ihmalini dogurmustur. Herhangi bir devlette yasayan Türkler’le ilgilenmek o devleti gücendirir, tedirgin eder, kizdirir diye âdeta cihan Türklügü inkar olunmustur.”
  • "Yeni tarihimize gelince, bunun yalniz Kurtulus Savasi devresini alarak hangi milli kahramanlari yetistirdigini düsünürsek verecegimiz hüküm hiç tereddütsüz su olacaktir. Kurtulus Savasi’nin iki milli kahramani, en karanlik günlerde bile bu isin basarilacagina inanan Kazim Karabekir ve Mustafa Kemal Pasa’lardir. Biri iyi silahli Ermeni ordusunu onun yarisi kadar bir kuvvetle bozguna ugratarak, öteki bir destan savasi olan Sakarya’yi ve imha savasinin en güzel örnegi Dumlupinar’i kazanarak bu payeyi almislardir. Bu savaslarin Türk ve cihan hayatindaki tesirleri hala devam etmektedir." (Kim Millî Kahramandir?)
  • "Bizim tarihimizde buna benzer mübalegalar yoktur. Mustafa Kemal Paşa, “Atatürk” adını soyadı olarak almıştır. Şunu da unutmamalı ki o Sakarya ve Dumlupınar meydan savaşlarını kazanmış bir kumandan, mahvoldu sanılan bir milleti kalkındıran devlet adamıydı. Tehlike anlarında ülkesini bırakıp gitmiş ve bu unvanı durup dururken almış değildi." (İran Türkleri)
  • Arkasında olmasaydı şanlı bir mâzi
    Bu milletten çıkar mıydı bir büyük Gâzi?" (
    Toprak-Mazi adlı şiirinden)
  • Atatürk kalkaniyla karsimiza dikileceklerini, öyle ise "Atatürk kurdugu partiye ne diye Halk Partisi dedi ? " diye soracaklarini biliyoruz. Atatürk, Halk Partisi'ni kurarken komünistlerin sinsi maksatlari henüz anlasilmamisti. Milletleri ortadan kaldirmak için halk kelimesini kullanacaklari bilinmiyordu. Atatürk "halk" demekle edebî dildeki mânâyi kasdetmis, milletin geri kalmis tabakalarini düsünmüstü. Partisiyle bunlari kalkindirmayi amaç edinmisti. (TÜRK HALKI DEGIL TÜRK MILLETIYIZ MAKALESİ Ötüken, 61. Sayi, Ocak 1969)
Evet kızılca soysuzlar, kanınız bozuk, kanı bozuk olmayanlarınızın da ruhları ve psikolojileri bozuk. Bu sebeplerden ötürü, Atsız ve Türkçülük sizlere batmaktadır; batmakla da kalmayıp sizi itler gibi havlatmaktadır. Ama bu konuda elinizden gelebilecek birşey yoktur. Çünkü size batan nesne gün geçtikçe büyümektedir.

Tanrı bedenleriyle ve ruhlarıyla Türk olanları yani % 100 Türkleri korur!

ATSIZCILAR
Pour être informé des derniers articles, inscrivez vous :
Commenter cet article